Genel Olarak Halefiyet
Genel olarak halefiyet Borçlar Kanunu’nun 127. maddesinde düzenlenmiştir. Borçlu borcunu kural olarak bizzat ödemek zorunda değildir. Bazı durumlarda borçlunun borcunu, borç ilişkisinin tarafları değişmeksizin araya giren bir 3. kişi ifa edebilir. Böylece 3. kişinin ifası ölçüsünde borçlu borcundan kurtulur ve sonrasında 3. kişi de alacaklıya yaptığı ödemeyi borçluya rücu eder. İşte 3. kişinin burada sahip olduğu rücu hakkını daha da güçlendirmek için kanun koyucu rücu hakkını halefiyetle güçlendirmek istemiştir. Halefiyette 3. kişi alacaklının halefi(ardılı) olmakta ve alacaklının sahip olduğu haklara sahip olmaktadır. Önceki alacaklının savunma haklarına sahip olmakta ve zamanaşımı gibi hususlar borçlu ile alacaklı arasındaki hukuki ilişkiye göre belirlenmektedir. Bu yönüyle halefiyet basit rücu hakkını daha da güçlü hale getirmektedir.
Halefiyet her rücu ilişkisinde geçerli olmayan istisnai bir düzenlemedir. Bu anlamda bir hukuki ilişkide halefiyetin mümkün olabilmesi için o ilişkide halefiyetin geçerli olacağına dair bir kanun hükmü olmalıdır. Sigortacılıkta halefiyet ilkesinin uygulanması da dayanağını Ticaret Kanunu’nun 1472. maddesinden alır. 1472. maddesinde zarar sigortalarında geçerli olan halefiyet ilkesi düzenlenmiştir ve 1486. madde ile de bu ilkenin taraflarca kaldırılamayacağı düzenlenmiştir.
Sigortacılıkta Halefiyet
TTK. m. 1472:
“Sigortacı, sigorta tazminatı ödediğinde hukuken sigorta ettirenin yerine geçer. Sigorta ettirenin gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel kadar sigortacıya intikal eder. Sorumlulara karşı bir dava veya takip başlatılmışsa, sigortacı mahkemenin veya diğer tarafın onayı gerekmeksizin halefiyet kuralı uyarınca, sigortalısına yaptığı ödemeyi ispat ederek, dava veya takibi kaldığı yerden devam ettirebilir.”
Zarar sigortalarında sigortacının asli edim yükümlülüğü, sigortalının poliçe kapsamındaki zararlarını gidermektir. Zarar sigortalarında üçlü bir ilişki vardır. Sigortalı ile karşı taraf(3. kişi) arasındaki hukuki ilişkiden kaynaklanan bir zarar doğduğunda 3. kişinin kusuru oranında; sigortalı alacaklı, 3. kişi borçlu konumuna gelmektedir. Bu ilişkide sigortacı ise meydana gelen zarar için sigorta tazminatını sigortalıya ödemekle esasında 3. kişinin borcuna karşılık ifada bulunmuş olmaktadır. Bundan dolayı sigortacı sigortalıya yaptığı ifa ölçüsünce sigortalının haklarına halef olmaktadır.
Halefiyette esasında, sigortacının sigortalıya yaptığı ödemeye karşılık 3. kişiye bu ödemeler için rücu davası açması söz konusudur. Bu rücu hakkı, kanundan doğan ve sigortalının haklarına halef olmaya dayanan bir rücu hakkıdır ve bu nedenle basit bir rücu hakkı olmamakla esas hukuki ilişkiden bağımsız değildir. Sigortacının açacağı rücu davasında zamanaşımı sigortalı ile 3. kişi arasındaki hukuki ilişkiye göre belirlenecektir. Sigortalı ile 3. kişi arasındaki hukuki ilişki, haksız fiile dayanıyorsa haksız fiilden doğan borç ilişkisine göre ya da bir sözleşme ilişkisine dayanıyorsa sözleşmeden doğan borç ilişkisine göre zamanaşımının süresi ve başlama zamanı belirlenecektir. Dolayısıyla bu davalarda zamanaşımı konusunda 1482. madde geçerli değildir. Aynı şekilde sigortalı ile 3. kişi arasndaki hukuki ilişkiye göre davanın görüleceği mahkeme belirlenecektir. Sigortacı, açılan davada sigortalının sahip olduğu bütün savunma vasıtalarına sahiptir. Ayrıca sigortacıya geçen alacak hakkı bütün fer’ileriyle geçer. Bu yönlerden sigortacının rücu hakkı basit bir rücu hakkından ayrılır.
Halefiyet ilkesi sayesinde sigortacı, sigortalıya yaptığı ödemeyi 3. kişiden rücu davasıyla talep edebilecektir. Buna karşılık sigortalı da sigortacıdan aldığı sigorta tazminatı miktarı kadar bir kısım için 3. kişiden talepte bulunamayacak yani bu kısım için sahip olduğu hak sigortacıya geçmiş olacaktır. Bu sayede sigortalının zenginleşme yasağına aykırı davranması engellenmekte ve rizikonun gerçekleşmesi sigortalı için arzu edilebilir durum olmaktan çıkarılmaktadır. Diğer taraftan 3. kişi de zarar verici kusurlu davranışının sonuçlarına katlanmış olmaktadır.
Sigortacının Halefiyet kuralından yararlanabilmesinin şartları
- TTK. 1472. maddede düzenlenen sigortacının halefiyete dayanan rücu hakkının doğması için geçerli bir sigorta sözleşmesinin ve bu sözleşmeye uygun olarak ödeme yapılmış olması gerekir.
- Kanun metninde de açıkça belirtildiği üzere sigortacı ancak sigorta tazminatını ödedikten sonra sigortalının yerine geçer. Dolayısıyla sigortacı sorumlulara karşı dava açabilmesi için önce kendi borcunu sigortalıya karşı ifa etmiş olmalıdır.
- Sigortalının sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak tazmin ettiği bedel kadar sigortacıya geçeceği için öncelikle sigortalının sorumlulara karşı dava hakkı olmalıdır.
AV. TURAN ÖZKAYA