Acentelik sözleşmesi tam iki tarafa borç yükleyen bir sözleşmedir. Tam iki tarafa borç yükleyen sözleşmelerde bir tarafa ait olan hak diğer taraf için yükümlülük doğurur. Dolayısıyla bir yerde acentenin hakkından söz ediyorsak aynı zamanda karşılıklı olarak müvekkilin de borcundan söz etmek durumundayız. Ticaret Kanunumuz 120’nci maddesinde müvekkilin borçları başlığı altında müvekkilin; ücret, avans ve olağanüstü giderler hakkında faiz ödeme yükümlülüğünü, ilgili belgeleri verme yükümlülüğünü ve bilgilendirme yükümlülüğünü düzenlemiştir. Kanun müvekkilin borçlarından önemli gördüklerini düzenlemiştir. Bu düzenlemede belirtilenler dışında müvekkilin elbette borçları vardır, bu borçlar acentelik sözleşmesinden çıkartılabilir.

       Acentelik sözleşmesinin niteliği gereği müvekkil, acenteyi destekleme ve yardım etme yükümü altındadır. Müvekkilin asli edim yükümlülüğü ücret ödeme borcu olmakla birlikte destekleme ve yardım etme yükümüyle de bağlantılı olarak bilgi ve belgeleri vermek ve bilgilendirmek yükümü altındadır aynı zamanda kanunda belirtildiği gibi müvekkilin bu yükümlülükleri kanundan doğan tali edim yükümlülükleridir.

1) Belgeleri Verme Yükümlülüğü       

Müvekkilin belgeleri verme yükümlülüğü ayrıca Ticaret Kanunu ile de tasdiklenmişse de kanun tarafından bu yükümlülüğün sınırları belirtilmemiştir. O halde müvekkilin bu yükümlülüğünün çerçevesi yorum yoluyla ve mahkeme içtihatları ve doktrin vasıtasıyla çizilecektir.

       Belgelerin verilmesi yükümlülüğü müvekkile ait borçtur dolayısıyla bu borca ilişkin riskler müvekkilin omzundadır. Müvekkil borcunu zamanında ve eksiksiz biçimde yerine getirmek zorundadır. Aksi takdirde doğan zararlardan sorumlu olacaktır. Belgelerden kasıt en başta satılan mala veya sunulan hizmetlere ilişkin, acentenin faaliyetini devam ettirebilmesi için ihtiyaç duyduğu belgelerdir. Alman Ticaret Kanunu numune, çizimler, fiyat listeleri, reklam basma materyalleri, işlem şartları gibi belgeleri müvekkilin verme borcu kapsamındaki belgelere örnek olarak saymıştır(1).

       Sözleşmede acentenin belgeleri temin etmesini imkansız kılan şartlar T.K. m. 120/2 delaletiyle geçersiz sayılacaktır. Bu nedenle müvekkil vermesi gereken belgeleri sözleşme şartlarını gerekçe göstererek vermekten imtina edemez.

2) Müvekkilin Bilgilendirme Yükümlülüğü


       Müvekkilin bilgilendirme yükümlülüğü acentelik sözleşmesinde yan yüküm olmaktan ziyade Ticaret Kanunu’nda düzenlenmekle yan edim yükümlülüğü haline getirilmiştir. Kanun’un 120’nci maddesinde müvekkilin bilgilendirme yükümlülüğü düzenlenmekle birlikte ayrıca sözleşme ile acente aleyhine olacak şekilde hüküm konulamayacağı da düzenlenmiştir.

       Müvekkil acentenin faaliyetini sözleşmeye uygun yürütebilmesi için bilmesi gereken hususlarla ilgili acenteyi bilgilendirmelidir. Potansiyel yeni müşteriler, kapasite aşımı olup olmadığı, ürünle ilgili yapılması öngörülen değişiklikler, taşıma imkanlarının kötüleşmesi veya iyileşmesi, sergi ve fuarlara katılım, artık işlem kurulmasını istemediği müşterilerle ilgili bilgiler müvekkilin bilgilendirme yükümlülüğüne örnek sayılabilir(2). Buradaki bilgilendirme yükümlülüğünün kapsamı “objektif gereklilik” kıstasına göre yorumlanacaktır(3). Yani aynı iş çevresinde faaliyet gösteren ortalama bir acentenin bilmesi gereken işe dair bilgiler bu yükümlülüğün kapsamındadır. O halde müvekkilin bu borcu, acentenin subjektif ihtiyaçlarına da yönelik olacak şekilde genişletilemez.

Müvekkil, acenteye özellikle iş hacminin acentenin normalde bekleyebileceğinden önemli surette düşük olabileceğini bildirmekle yükümlüdür. İş hacminin beklenenden düşük olması işyerinin kapatılması veya devredilmesi, ürün pazarlama ve dağıtım sisteminin değiştirilmesi, ürünün üretiminin durdurulması veya azaltılması, ürünle ilgili yapılacak değişiklikler, ulaşım zorlukları, kalite sorunları, yaşanan genel ekonomik sıkıntılar, özellikle müvekkilin ödeme güçlüğü veya borca batık durumda olması gibi farklı nedenlerden kaynaklanabilir(3).

       Kanun müvekkilin yapılan işleri kabul edip etmediğini bildirmesini ve ayrıca kurulan işlemi yerine getirip getirmeyeceğini de acenteye bildirmesini istemiştir. Sözleşme yapmaya yetkisiz acentenin bulduğu müşteri ile sözleşmenin yapılıp yapılmadığını veya yetkisiz acentenin yaptığı sözleşmenin onaylanıp onaylanmadığını müvekkil acenteye bildirmelidir. Yine aynı şekilde müvekkil, sözleşmenin akdedilmesinden sonra işin yerine getirilip getirilmediğini veya hangi oranda yerine getirildiğini acenteye bildirmek zorundadır. Bu iki durum acente açısından acentenin ücrete hak kazanıp kazanmadığının yahut hangi oranda hak kazandığının belirlenmesinde önemlidir. Müvekkilin bu borcunu yerine getirmesi acentelik sözleşmesinin niteliğinden kaynaklanan sadakat gösterme yükümlülüğünün de bir yansımasıdır.

       Ticaret Kanunu müvekkilin ücret borcunu 113 ve 116. maddeler arasında aynı şekilde olağanüstü masrafların karşılanmasını ve bunlara ilişkin faiz isteme hakkını 117 ve 118. maddelerde düzenlemiştir. Buna rağmen Kanun bu alacakları 120. maddede müvekkilin borcu diye bir kez daha düzenlemiştir. Kanun 120. maddede bu alacakları düzenlemekle bunlara emredicilik niteliği kazandırmıştır(4). Yani bu alacaklar hiç bir şekilde müvekkil tarafından sözleşme yoluyla bertaraf edilemez.

AV. TURAN ÖZKAYA

(1) Arslan KAYA, TTK Şerhi- Acentelik, Beta Yayınları, İstanbul, 2016, s. 48.
(2) Mustafa İsmail KAYA, Acentelik Hukuku, Adalet Yayınevi, Ankara, 2014, s. 295.
(3) M. İ. KAYA, a.g.e., s. 299.
(4) A. KAYA, a.g.e., s.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir