Ülkemizde ticaret hayatında acentelik, bayilik, distribütörlük, dağıtıcılık, pazarlamacılık vb. gibi adlar altında faaliyet gösteren bir çok işletme bulunmaktadır. Uygulamada işletmelerin kendilerine verdikleri adlar gerçekle uyuşmayabilmektedir. Yani kişi kendisine bayi diyordur fakat gerçekte acente statüsünde ya da tek satıcı statüsünde olabilmektedir. Bunların yaptıkları işlerin tam olarak hukuki nitelendirilmesinin yapılması çıkacak uyuşmazlıkların çözümünde önem arz etmektedir. Bu yazıda acentelik kurumunun benzer başka kurumlardan farklılıkları ve benzerlikleri anlatılacaktır. Böylece bir işletmenin yaptığı faaliyetin acentelik olup olmadığının tespiti kolaylaşacaktır.
1) Acentelik ve Simsarlık(Tellallık)
Simsarlık sözleşmesi, simsarın taraflar arasında bir sözleşme kurulması imkanının hazırlanmasına veya kurulmasına aracılık etmeyi üstlendiği ve bu sözleşmenin kurulması halinde ücrete hak kazandığı sözleşmedir(BK. m. 520). Simsarlık vekalet ilişkisinin bir alt türünü oluşturur. Simsar, simsarlık faaliyetini meslek olarak yapabileceği gibi meslek olarak yapmayabilir de. Ayrıca simsar aracılık işini ücret karşılığı yapar. Ücret unsuru simsarlık sözleşmesinin karakteristik unsurudur.
Simsarlıkla acenteliği ayıran temel unsur devamlılık unsurudur. Acentelik ilişkisinde, acente müvekkil için devamlı olarak aracılık etmek niyeti içerisinde hareket ederken; simsarlıkta simsar, belirli bir veya daha fazla sözleşmeye aracılık yapmak niyetiyle hareket eder(1).
Acentelikte simsarlıktan farklı olarak aracı acente, aracılık faaliyeti dışında doğrudan müvekkili adına sözleşme yapmaya da yetkilendirilebilir. Ayrıca acente ister aracı olsun ister sözleşme yapma yetkisini haiz olsun ihbar, ihtar ve protesto beyanlarını müvekkili adına kabul etmeye veya bu beyanları müvekkili adına yapmaya yetkilidir. Bu beyanlara ilişkin çıkacak ihtilaflarda simsarın aksine acente davacı veya davalı da olabilir.
2) Acentelik ve Komisyonculuk
Komisyonculuk sözleşmesi BK. 532 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Komisyonculuk, ücret karşılığında kendi adına ve vekalet verenin hesabına hukuki işlem yapma işidir. Komisyonculuk da simsarlık sözleşmesi gibi vekalet ilişkisinin bir türüdür. Bundan dolayı komisyonculuğa, komisyonculuk hükümlerinde boşluk bulunması halinde vekalet hükümleri uygulanır.
Komisyoncu dolaylı temsilci konumunda olduğu için yaptığı hukuki işlemler kendi hukuk alanında doğar ve bunların ayrıca müvekkile devredilmesi gerekir. Komisyoncu müvekkili hesabına yaptığı işlemlerden doğan alacağı normalde BK. m. 183 ve devamı maddelerindeki alacağın temliki hükümlerine göre vekalet verene devretmesi gerekir. Fakat eğer 509. maddeye göre vekalet veren vekile ait bütün borçlarını ifa ederse bu alacaklar doğrudan(temlik edilmesine gerek kalmaksızın) vekalet verene geçer(2).
Komisyoncu ücret(komisyon) karşılığı çalışır. Ücretin olmadığı bir ilişki komisyonculuk ilişkisi olamaz bu ilişki ancak vekalet ilişkisi olarak nitelendirilebilir(3).
Acente ilişkisinde, sözleşme yapma yetkisini haiz acente komisyoncudan farklı olarak doğrudan temsilci konumundadır dolayısıyla acentenin sözleşmeyi akdetmesiyle doğan hak ve borçlar müvekkil tacirin hukuk alanında doğar. Bu yönüyle komisyoncuyla acente farklılaşır. Bir diğer farklılık ise devamlılık unsurundadır. Komisyoncu müvekkili için devamlı olarak faaliyette bulunmaz. Acente ilişkisinde taraflar arasındaki ilişki devamlı nitelikte iken komisyonculuk ilişkisinde taraflar arasındaki ilişki geçici niteliktedir(4).
3) Acentelik ve Pazarlamacılık Sözleşmesi
Pazarlamacılık sözleşmesi, pazarlamacının sürekli olarak, bir ticari işletme sahibi işveren(tacir işveren) adına ve işletmesinin dışında, her türlü işlemin yapılmasına aracılık etmeyi veya yazılı anlaşma varsa, bu anlaşmada belirtilen işlemleri yapmayı, işletme sahibi işverenin de buna karşılık ücret ödemeyi üstlendiği sözleşmedir(BK. m. 448). Pazarlamacı, işveren tacirin ürünlerinin işletme dışındaki pazarlarda sürümünün artırılmasına yardımcı olur. Pazarlamacı tacirin bağımlı yardımcılarındandır.
- Pazarlamacılık sözleşmesi sürekli borç ilişkisi doğuran bir sözleşmedir. Bu yönüyle simsarlıktan ayrılır.
- Pazarlamacı, işverenin işletmesi dışında çalışır.
- Pazarlamacı, işverene bağımlıdır. Borçlar Kanununun 450. maddesi hükmüne göre pazarlamacı işverenin emir ve talimatlarına uymak zorundadır. Üstelik pazarlama faaliyetleri ile ilgili düzenli biçimde ayrıntılı bilgi vermek, siparişleri derhal ulaştırmak ve müşteri çevresini ilgilendiren önemli olayları bildirmekle de yükümlüdür. Bu haliyle pazarlamacı işverene sıkı sıkıya bağlıdır.
Pazarlamacılık sözleşmesini acentelik sözleşmesinden ayıran temel fark pazarlamacının tacire bağımlı olmasıdır. Pazarlamacılık sözleşmesi hizmet sözleşmesinin bir türüdür. Bu açıdan pazarlamacı işverene sıkı sıkıya bağlıdır. Acentelik ilişkisinde ise bağımsızlık asli unsurdur.
4) Acentelik ve Tek Satıcılık Sözleşmesi
Tek satıcılık sözleşmesi, imalatçı(yapımcı) ile tek satıcı arasındaki hukuki ilişkileri düzenleyen çerçeve niteliğinde, sürekli öyle bir sözleşmedir ki, bununla yapımcı, imalatının tamamını veya bir bölümünü belirli bir bölgede tekel hakkına sahip olarak satmak üzere bedeli karşılığında sadece tek satıcıya göndermeyi, buna karşılık tek satıcı da, sözleşme konusu mamülleri kendi namına ve hesabına satarak, bu mamüllerin sürümünü artırmak için faaliyette bulunmayı üstlenir(5).
Tek satıcı kendi ad ve hesabına hareket eder ve bundan dolayı herhangi bir temsil yetkisi yoktur. İmalatçıdan satın aldığı ürünleri tekrar başkalarına satar ve aradaki alış ve satış arasındaki fark üzerinden para kazanır. Acente ise müvekkil taciri temsil eder ve onun ad ve hesabına hareket eder. Gerçekleştirdiği faaliyet içinde belirli bir ücret(komisyon) alarak para kazanır(6).
Acente ile tek satıcı arasında tekel hakkı açısından da farklılık bulunur. Tek satıcı sözleşmesinde tekel hakkı asli(zorunlu) bir unsurdur. Dolayısıyla tek satıcılık sözleşmesinde tek satıcının tekel hakkının kaldırılması mümkün değildir. Oysa acenteler de tekel hakkına sahip olmakla birlikte acentelerin tekel hakkı yazılı bir anlaşma ile kaldırılabilir(7).
Farklılıklarının aksine tek satıcılık ilişkisi ile acentelik ilişkisi bazı açılardan da birbirine benzer. Bu iki ilişki sürekli sözleşme ilişkisi doğurmaları, tekel hakkı ve denkleştirme talep imkanları açısından da birbirlerine benzerler(8).
5) Acentelik ve Franchise Sözleşmesi
Franchise sözleşmesi, franchise verenin bir ücret karşılığında kendisine ait olan üretim, işletme ve pazarlama sistemini, franchise alana kullandırma suretiyle onu kendi işletme organizasyonuna entegre etmek ve sözleşme süresince franchise olarak desteklemek borcunu üstlendiği ve franchise alanın da franchise verenin belirlediği prensiplere uymak koşuluyla kullanma hakkına sahip olduğu mal ve hizmetlerin arzını kendi adına ve hesabına yapmayı taahhüt ettiği sürekli borç ilişkisini tesis eden bir çerçeve sözleşmedir(9).
Franchise ilişkisinde franchise veren, alana, kendi işletme adını, markasını, sair tanıtma işaretlerini, ticari teknik bilgi ve becerisini(know-how) devrediyor(10). Buna karşılık franchise alan da verene bir ücret ödemesinde bulunuyor ve franchise verenin ürünlerini satın alarak kendi tekel hakkına sahip olduğu bölge içerisinde satarak sürümünü artırıyor.
Franchise ilişkisinde franhise alan tek satıcı gibi kendi adı ve hesabına hareket ediyor ve franchise verenden satın aldığı ürünlerin üzerine kar marjı koyarak satıyor böylelikle aradaki farktan kazanç elde ediyor. Acente ise gerçekleştirdiği her faaliyet karşılığında acenteliğini yaptığı tacirden belli bir ücret alıyor.
Franchise alanın verene bağımlılığı acentenin müvekkil tacire olan bağımlılığından çok daha fazladır. Franchise alan franchise verenin teknik bilgi ve becerisini uygulamak ve bunlarla ilgili kurallarına sıkı sıkıya uymak zorundadır. Ayrıca acentelik ilişkisinde müvekkilinin teknik bilgi ve becerisinden yararlanma hakkı da yoktur(11).
Bunlar da ilginizi çekebilir:
- TÜRK HUKUKUNDA ACENTE NEDİR VE UNSURLARI NELERDİR?
- ACENTENİN YETKİLERİ
- ACENTENİN ÜCRET TALEP ETME HAKKI
- ACENTE VE MÜVEKKİLİN TEKEL HAKKI
- GEMİ ACENTESİ NEDİR VE NE İŞ YAPAR?
- SİGORTA ACENTELERİ
AV. TURAN ÖZKAYA
1) Arslan KAYA, TTK Şerhi- Acentelik, Beta Yayınları, İstanbul, 2016, s. 16.
Sabih ARKAN, Ticari İşletme Hukuku, Banka ve Ticaret Hukuku Araştırma Enstitüsü Yayınları, Ankara, 2015, s. 208.
Şaban KAYIHAN, Acentelik Sözleşmesi, Seçkin Yayınları, Ankara, 2008, s. 62.
2) ARKAN, a.g.e., s. 233.
3) ARKAN, a.g.e., s. 234.
4) ARKAN,a.g.e., s. 208; KAYA, a.g.e., s.16; KAYIHAN, a.g.e., s. 63.
5) KAYIHAN, a.g.e., s. 66.
6) ARKAN, a.g.e., s. 208; KAYA, a.g.e., s. 16.
7) ARKAN, a.g.e., s. 208; KAYA, a.g.e., s. 16.
8) KAYA, a.g.e., s. 16.
9) KAYIHAN, a.g.e., s. 67.
10) ARKAN, a.g.e., s. 209.
11) ARKAN, a.g.e., s. 210.